ACED dergisi geçtiğimiz haftalarda Florida’da yapılan ve Harry Potter serisinden dört oyuncunun katıldığı SuperCon‘dan bomba bir röportaj yayınladı. Hugh Mitchell (Colin Creevey), Devon Murray (Seamus Finnigan), Danielle Tabor (Angelina Johnson, ilk 3 film ), ve Natalia Tena (Tonks) ile konuşan dergi yönetmen David Yates ve altıncı film hakkında konuştu.
Natalia Tena, David Yates için “Harika biri, son derece yumuşak konuşuyor. Tüm o işleri nasıl yapıyor anlamıyorsunuz bile” yorumunu yaptı.
Tena ayrıca altıncı kitap ile filmin birbirinden oldukça farklı olduğunu da itiraf etti:
“Senaryo kitaptan o kadar farklı ki sanıyorum pekçok Harry Potter hayranı şikayet edecek. Bence kitaptan çok farklı film, tabi bu benim fikrim. Pekçok şey değişik. Bence altıncı kitap hem büyücü hem de Muggle dünyalarının bu karanlık güç tarafından nasıl etkilendiği hakkında. Tıpkı kitabın başlangıcı gibi, Başbakanı görüyoruz ve tüm o etkiyi sezebiliyoruz. Tüm bu olanlar çıkarılmış durumda ve bu çok yazık. Şahsen bu sahneleri görmek isterdim.“
Devon Murray ise filmde bulunan öpüşme olaylarından bahsetti
“Evet, bu filmde bir sürü öpüşme sahnesi var. Şimdiye kadar, bunlardan bazılarını çektik. Oldukça güzel ve gerçekten ama gerçekten çok iyiler.( )Kimseyle öpüşmedim. Her şeye rağmen kimseyle öpüşmedim!”
Devon ayrıca filmdeki ölüm sahnesi hakkında ise şunu dedi:
“Pekçok insanın ağladığı harika bir sahne.”
Hugh Mitchell ve Danielle Tabor ise önceki Harry Potter filmlerinden ve Chris Columbus’dan bahsettiler.
“İlk üç film çok süperdi. İlk filmde 15 yaşındaydım. Ve ne olduğundan haberim yoktu, her şey çok aniydi ve ben daha çok “keh keh…vaay” modundaydım. İkinci ve üçüncü de ise her şeyi tam olarak idrak etmiştim. Ama Chris Columbus ile süper bir iş olduğunu düşündüm.“
“Beni çok rahatlatıyordu. Yani 12 yaşındaydım ve bilirsiniz böyle bir işi daha evvel yapmamıştım. Büyük salonda yürüyordum ve insanları görüyordum –böyle bir şeyi daha evvel yapmamıştım. Kendi başıma kesinlikle işi batırırdım. Chris Columbus harikaydı. O sadece sizi rahatlatır ve istediği noktaya kesinlikle iyi bir şekilde getirirdi. Bir sahne çektiğimizi hatırlıyorum ve sürekli tekrar ediyorduk. O şöyle bağırıyordu “Sen delisin! Bunu hatırla sen delisin!”, onun kesinlikle deliydi.“