N: Sınavların için tebrikler. Başından attın artık.
E: Ah, teşekkürler. Çok mutluyum inanamıyordum.
N: Bunca yıl sonra bu filmleri yapmaktan hala zevk alıyor musun?
E: Hım, evet. Her seferinde yeni bir yönetmenle çalışmak zevkli. Daha film daha zorlaşıyor ve mücadele gerektiriyor. Bu da çok hoş.
N: Daniel Radcliffe, serinin son yönetmeni David Yates hakkında 'Beni oyuncu olarak çok zorluyor' dedi. Bu senin için de doğru mu?
E: Evet kesinlikle. David 'oynamak' ile ilgili hiçbir düzenleme yapmıyor. [gülerler] Sürekli karşımıza çıkan, karakterlerdeki doğruluk ve performansları. Gerçekten 'gerçek' olmasını istiyor. Dördüncü film (Harry Potter ve Ateş Kadehi) Görevler hakkındaydı, ejderhalarla savaşmak ve diğerler şeyler. Bu film ejderhalardan ziyade Harry'nin kendi içindeki canavarlarıyla olan savaşıydı. Bu film onun duygusal macerası oldu. Dolayısıyla David'in bu film için mükemmel biri olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte bundan önce yönettiği 'Sex Traffic' ve ''Cafe'deki Kız'' politik konuluydu ve bu filmde Hogwarts'ın dışındaki dünyayı daha fazla görüyorsunuz. [Bir saldırıyı takiben Sihir Bakanlığı'nın insanların nasıl özgürlüğünü ve sivil hürriyeti kısıtladı bölümüyle kitap filme benziyor.] Bence film, şu anda gündemde olan terörist saldırılarıyla çok benzer. Film ürkütücü bir şekilde tüm bunlarla uyuşuyor.
N: Seninle altı yıl önce ilk filmin setinde röportaj yaptığımda Daniel ve Rupert sana biraz sataşıyorlardı.
E: [gülerek] Evet.
N: Bu günlere bu üçlü arasında sevdiğin şeyler neler?
E: Beni tek kelimeyle oldukça güldürüyorlar. Alışkın oldukları biçimde artık bana pek sataşmıyorlar ki bu çok hoş. Gerçekten güzel ve çılgınca bir arkadaşlık.
N: Erkek kardeşlerinmiş gibi mi hissediyorsun?
E: Bir bakıma evet. Eğlenceli. Oldukça güçlü ve çok uzun bir arkadaşlık oldu. Birbirimizi şu an 6 yıldır tanıyoruz ve hemen hemen her gün birbirimizi görüyoruz. Demek istediğim beni her halimle gördüler. En cakalı halimden tutun sabahın altısında makyajsız halime kadar.Kesinlikle kardeşlerim gibi hissediyorum. Ve bu çılgın tecrübeyi yaşarken kötü günümüzde de iyi günümüzde de beraberdik. Evet bu harika.
N: Kariyerinizin geri kalanında aktris olmayımı düşünüyorsunuz?
E: Gerçekten bilmiyorum. Daniel ve Rupert buna emin gibiler. Harry Potter'ın yaptığım son iş olmasını istemezdim. Bu aşamada hiçbirşey belli olamaz. Buna inanıyorum. Ve ayrıca oyunculuğa bir çeşit komik yoldan başladım. Oyuncu olmak isteyen bir çok insan oturup saatlerce çalışıp didinerek işlerinde yükselmek zorundadırlar, ama bu esnada ben hiçbir tecrübem olmaksızısın bu işe en tepeden başlamıştım. Bu halde olmak biraz ilginç bir durum ama aynı zaman da güzel çünkü bana birçok seçenekler ve tercihler sundu.
Diğer filmlerde de yer alıp bunun nasıl birşey olduğunu bilmeyi kesinlikle isterim. Gerçekten başka bir filmde yer almayı istiyorum. Sanırım bunu bir izleyiciden duymak hoşuma giderdi. İnsanları güldürmeyi seviyorum. Sahne almaktan hoşlanıyorum, ama ortada yapmaktan hoşlandığım birçok şey daha var. (duraklar) Belki bu hoş durmayacak. Bana müthiş bir olanak sunuldu, ama herşeyi akışına bırakıp nelerin gelip götüreceğini beklemeliyim.
N: Hoş, ancak henüz 16'nızda bütün bunlara cevabınız olmasını bekleyemeyiz.
E: Evet, ama insanlar insanlar sorup duruyor ve bende bilmem gerektiğini düşünüp duruyorum. İnsanlar daha çok "Ee, hayatta ne yapmayı planlıyorsun" şeklindeyken ben de "Hmm..." şeklindeyim. (bir ah çeker)
N: Bu işin cazibeliğinden, şanından hoşlanıyor musunuz?
E: İşin şanı?
N: Galalar, gece kıyafetleri, saçlar, makyaj...
E: Bu daha çok bir yılımın iki haftasında ünlü olmak gibi. (güler) Biliyorum saçma geliyor ama öyle. İşin cazibeli yanı daha çok biraz sahte bir rüyaya benziyor. Ama evet, sanırım bundan hoşlanıyorum. Ne zaman bir şehire gitseniz (gala için), kendinizi biraz boşta hissediyorsunuz çübkü jet lag'a yakalanıyorsunuz, insanlar size doğru haykırıyor, oradan oraya koşuşturuyorsunuz ve aniden bu muhteşem kıafetlerin içindesiniz. (Seherbaz.Com: Jet Lag, uzun mesafeler arasında kalan ülkelerden bir diğerine yolculuk yapıldığında aradaki zaman farkından kaynaklanan bir çeşit hastalığa verilen addır. Akşam 8 de yolculuğa çıkıp vardığınız ülkede gündüz 3'ün yaşanması ve vücut biyolojik saatinizin dengesizleşmesine neden olur.)
Biraz çılgınca, biraz eğlenceli. Ama sanırım en çok sevdiğim şey yolculuk yapabilme olanağım olması. Eğer ortada Harry Potter filmleri olmasaydı asla Amerika'ya ya da Avrupa'ya ve heryere gidemeyecektim-yani, yetişkin olana dek. New York'u görme fırsatı buldum. Çin'e, Tokyo'ya, LA (Losangels), Chicago'ya gittim ve bütün bunlar harika yerlerdi. Sonuçta bu gerçekten güzel. Ve birinci sınıf uçmak, bir tür tecrübe.
N: Bu en iyisi değil mi?
E: Ah tanrım. Hiçbir fikriniz yok! Uçak yastıkları, nemlendiricileri ve minik diş fırçaları gibi küçük şeyleri severim. Ve geriye yatan koltuklar. Benim için bunlar belirtilmesi gereken şeyler.
N: Yani, Emma, bu kesin ki umarım bir daha asla otobüs yolculuğu yapmak zorunda kalmazsın.
E: (gülmeler) Teşekkürler.
N: Peki çıkmak ve erkeklerle aran nasıl? Onlardan çok ilgi görüyor musun?
E: Herkes bana "Ah senin için bu çok kolay olmalı. Önünde sıraya giriyor olmalılar" diyorlar. Ama gerçekte o kadar kolay değil. Gerçekten değil. Zannediyorum oğlanlar benden korkuyor ve gardlarını alıyorlar ya da beni ortada bırakmayı seviyorlar. (uzun bir duraklama, iç çeker) Size karşı dürüst olmak gerekirse, bir mayın tarlası. Gerçekten. Of. Stres dolu.
N: Ünlü olmasaydınız bile stres dolu olacaktı.
E: Biliyorum! Ama bunu eklemek ekstra large geliyor. Gerçekte erkekleri arkadaş olarak severdim, cidden.Kız arkadaşlarım olduğu kadar erkek arkadaşlarım da var ama bu biraz garip zannediyorum. Bu filmlerde yer aldığım için etrafımda kızlardan daha çok erkekler olmalı. Artı biliyorsunuz burada çok zaman geçiriyorum. Yılın 11 ayı buradayım ve boş vakitlerimde ailem be arkadaşlarım arasında mekik dokuyarak geçiriyorum. Ee, evet. Sadece beklemem gerek. Belki biri gelip beni bulur. Göreceğiz.
N: Burada ekipte çalışan oldukça fazla yakışıklı erkek var. Ama zannediyorum sizin için çok büyükler.
E: Evet. Sorun bu. Şöyle diyorum, "Evet, yakışıklı birisi ama kendisi 25 yaşında gibi! Hadi ama yardım et bana!" Yani, hayır, gerçekten birşey olmuyor.
**boern